25 Mayıs 2016 Çarşamba

Alphan Manas Adlı Ruh Hastası Bir Ortağım Vardı 1

Bu yazı 16 Nisan 2012'de yazılmıştır 

Yıl 1987 sonları… Oğuz Manas (Alphan’ın babası) aradı. “Emin, Alphan’a ulaşamıyoruz, başına birşeyler gelmesinden korkuyoruz, galiba Bodrum’a Sanver’in yanına gitmiş” dedi.
Alphan, Colonial adlı bir Amerikan şirketinin Türkiye’deki tekstil fason işlerini yürütüyor. Neyse, sürekli hatalı üretimden bıkan Colonial, Türkiye operasyonunu kapatmak için iki Teksas’lıyı İstanbul’a gönderip işi devralıp kapattı. Alphan’ı da işten çıkardılar. Alphan, hayata küsmüş, Bodrum’a Sanver adlı arkadaşının yanına gitmiş. Ailesi ulaşamıyor, kimseyle konuşmuyor. Aradım, “annen-babanla konuş, merak ediyorlar” dedim. Aramış, rahatladılar. Daha sonra babası Oğuz Manas beni tekrar aradı. “Emin, Alphan’la ortak bir iş kurar mısın, tek başına yapamaz, senin gibi deneyimli birine ihtiyaç var” dedi. O sıralar tekstil işindeyim, işlerim de iyi. Kazandığımı gayrimenkule yatırıyorum. İkinci işim olarak 50-50 ortak ilk şirketimiz Exim A.Ş.’yi kurduk. Desem ki %10 hissen olacak, dünden razı. İki sene sonra baştan yarı zamanlı ilgilendiğim Exim’de işlerin sadece yönlendirmeyle olmayacağını görünce, tekstil işimi tasfiye edip tüm vaktimi Exim’in işlerine verdim. Üç sene şirketten beş kuruş para çekmeden birikimlerimle geçindim ve işi büyütmeye çalıştık. 1988 yılından 2006 yılında ortaklıktan ayrılana kadar işleri büyüterek geldik.
Alphan Manas adlı ruh hastası ortağımla 18 yıl ortaklık yaptıktan sonra 2006 yılında ayrıldık ve sonrasında yazdığı yalanlar ile artık tadını iyice kaçırdığı için gerçekleri yazmaya karar verdim. Ortaklığın başları tahammül edilebilir sınırlardaydı, ancak son iki-üç sene artık rayından çıkmıştı. Aslında ikimizin de ne olduğunu yakın çevremiz bilir. Ancak, yazılarını bloguna taşıyıp bizleri tanımayan insanların yanlış değerlendirmesini de istemediğimden, ben de gerçekleri yazmaya karar verdim. Ortaklıktan ayrıldığımız yıl olan 2006′dan beri, yani altı yıldan beri onun hakkındaki ilk yazımdır.
Alphan’ın nasıl biri olduğunu benimle birlikte yanında çalışanlar, eski çalışanlarımız ve özellikle iş ilişkisine girdiği, ortaklık yaptığı kişiler iyi bilir. Bir ara Dragons Den diye bir programa çıkmıştı. Orada ufak tefek ortaklıklar da yapmıştı. Tanıdığınız varsa sorun, soruşturun ne fırtınalar kopartmıştır bu küçük ortaklıklar için bile. İşi yapanları, ortaklarını suçlamış, durduk yerde sorunlar çıkarmıştır.
Aşırı kıskanç, narsist, suçlayan, özellikle kendi tarafında eksik olan ve hatalı gördüğü konularda karşısındakini suçlayan, yanlış yaptığını görse dahi bir kere bile hatalıyım demeyen, ona mutlaka bir kulp uyduran, kendini devamlı tehdit altında gören, başkalarının kendisine sürekli komplo kurduğunu zanneden, bu nedenle devamlı agresif, hınçlı, kızgın, korkak, korkaklığını kapatmak için bazen aşırı agresif, başarıyı sahiplenip başarısızlığı karşısındakine yükleyen, yalancı, konuşma sırasında spontane yalan uydurma becerisine sahip, çok iyi kıvıran, devamlı ışıkların üzerine çevrilmesini isteyen, paranoyak, sürekli geçmişinde yaşayan, kişilik bozukluğu olan biri ile nasıl ortaklık yapılabilirdi ki? Alphan’ın bu yazdığım özellikleri 18 yılı gözden geçirip titizlikle seçtiğim özellikleridir.
Nitekim, 2005 yılında başlayıp sekiz ay süren müzakereler sonucu şirketleri paylaştık ve Şubat 2006’da bir basın bülteni ile, resmi olarak da Haziran 2006’da yolları ayırdık. Ayrılma sırasında iki tarafın da ayrı ayrı avukatı vardı. Alphan, ayrıca kendine bir şirket değerleme uzmanını da danışman olarak tutmuştu.
Dedik ya, ruh hastası adam. Devamlı geçmişini kaşıyor. Eski ortağı ne yapıyor, ne ediyor sürekli bir merak içerisinde. Ayrıldıktan sonra bende kalan kişileri arayıp hal-hatır sorma bahanesiyle buluşuyor ve ağızlarından laf almaya çalışıyor. Etik olmaz diye ben onun tarafında kalan bir kişi ile bile beş yıl boyunca konuşmadım.

Alphan Manas TÜSİAD'dan kovuldu
Finans Gündem

(T.H.Ç. notu; 20 Aralık 2013)

Blogunda yazılar yazıp, eskilere dönüyor, yalan yanlış bilgiler veriyor, umursamıyorum, seviyesine inmemeye çalışıyorum.
Son olarak blogunda yazdığı yazısından sonra altı senelik suskunluğumu bozup yazmaya karar verdim. Bizleri bilen biliyor da tanımayanlar da gerçekleri öğrensin artık.
Uzun uzun ortaklığı anlatmama gerek yok. Onun blogunda yazdıklarının gerçeklerini anlatsam, zaten bu kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olursunuz.
Benim hakkımda blogunda yazdığı son yazıdan başlayıp geriye doğru gideceğim. Son yazı, 9 Nisan tarihli Başkaları için Yaşamanın Dayanılmaz Ağırlığı
Mart ayında sinir krizleri geçirip kendinden geçmiş halde kaldırıldığı psikiyatri kliniğinde yatarken psikiyatristi “Sınırlar” adlı bir kitap tavsiye etmiş, bu da alıp okumuş ve hemen buradan eski ortağıma nasıl çamur atarım dersini çalışmış ve yazmış. Artık iyice sıyırmaya başladığından, psikolojik kitaplardan medet umuyor. Ben bu kitabı okumadım ancak sizi temin ederim Alphan kitaptaki hiçbir kategoriye girmez. Bu kadar karışık ruh hali olan biri için, yazarın baştan ayrı bir kitap yazması gerekir.
Yazıdaki “bugüne kadar tüm iş geliştirmeyi sen yaptın, dolayısıyla tüm bilgi birikimi sende. Ben bu yüzden Teknoloji Holding’i istiyorum” sözü yalandır. Bilindiği üzere şu anda Teknoloji Holding bana ait ve üst kimlik olarak onu kullanmıyorum. Teknoloji Holding’in bende kalması zorunlu idi, çünkü %20 hissesini sattığımız Teknoloji Holding’e ait olan İddaa’dan gelen paraları ortaklar olarak almak için, bizim ortaklar olarak Teknoloji Holding’ten alacaklı olmamız gerekiyordu. Sonuç olarak bende kalması konusunda mutabık kaldığımız Teknoser ve Exim’in şahıs olarak bize ait olan hisselerini Teknoloji Holding’e satıp, Teknoloji Holding’ten alacaklı olduk ve gelen paraları alabildik. Eğer Exim ve Teknoser Alphan’da kalsa idi, Teknoloji Holding de zorunlu olarak onda kalacaktı. Tüm yazdıklarım belgelerle sabittir.
Gelelim Universal Kart Hizmetleri şirketine… Bu şirket başlangıçta para kazanan bir şirket iken bir müşterimiz olan bankanın işlerini kendi içinde yapmak istemesiyle zarar yazmaya başladı. Şirketin ayrılma sırasında 50-50 ortaklarda kalmasını isteyen Alphan’ın danışmanı ve kendisi idi ve makul bir istek olduğundan da kabul gördü. Ortaklık Haziran ayında bittikten sonra, Eylül 2006’da Universal hisselerini devretmek istemesi ile bu yönteme iki tarafın danışmanlarının da onayıyla başvuruldu ve adil bir şekilde (açık eksiltme değil) açık artırma ile şirketin hisseleri Alphan’da kaldı. Ancak kendisi Bilyoner’in de hisselerini satmak istedi ve aramızdaki pazarlık sonucu iki şirketin hisselerini de ben almış oldum. İmzalar atıldı, el sıkışıldı. Yapılan bir alışveriş idi ve parasını kuruşuna kadar aldı. Geriye tabii ki kaşımak kaldı ve aradan altı yıl geçtikten sonra kaşıyor. Şu anda Universal Kart’ın varlığı Teknoser’e devredilmiş olup şirket tasfiye aşamasındadır.
Yalnız bu arada tabii ki sadece Alphan değil, herkes benden ne alacağı varsa almıştır. Kul hakkı üzerimde kalmaz. Ama Alphan öyle mi? Alacağınız varsa alamazsınız. Şu anda çekleri karşılıksız çıkıp yazılmış, alacaklılarının icra takibi başlattıkları biri durumundadır. Nedense en çok borcu bulunan EGE Madencilik web sitesinde bile yer almamaktadır. Büyük bir olasılıkla hisseleri hileli bir şekilde devredilmiş ve hacizden kaçırılmıştır. Bunun gibi Mercedes ve Range Rover arabaları da hacizden kaçırmak için devredilmiştir. Bu nedenle kendisi elektrikli Fluence alacağını söylemektedir. Tabii başkasının üzerine olmak kaydıyla… Bu adamın söylediklerinin satır aralarını iyi okumasını bilin, her yerden yalan çıkar. Şu an itibarıyla Alphan’ın kişisel olarak ve şirketlerinin finans kurumlarında 20 Milyon TL’ye yakın borcu ve riski bulunmaktadır. 4.000 TL’lik borcunu bile ödeyemediği için kanuni takibe girmiştir. Yeniköy’deki kiralık oturduğu yol yalısını, karısı Alphan hastanede psikolojik tedavi görürken habersiz apar topar boşaltmış ve çocuklarını da alarak İzmir’e kaçmıştır. Yeniköy’deki evin kapısına icra ilamları yapıştırılmaktadır. (Bugün itibarıyla Alphan Manas, varlıklarının üzerine haciz gelmemesi için anlaşmalı olarak eşinden boşanmış; resmi kayıtlarda medeni durumu "BEKAR" olarak görülmektedir. T.H.Ç. notu, 20 Aralık 2013)
Kendisine benim de açtığım alacak davam vardır.
Bu arada karşılıksız çekleri çıkmaya başlayınca, Alphan benden 1.000.000 TL borç isteyebilecek kadar yüzsüz biridir. 14 Mart’ta SMS yoluyla istediği borç, bu paranın açık deliği kapatmayacağı, farklı niyetler olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Kendisine bankacısı Yeşim ile konuşup bir talimat gönderip, yurtdışına gönderdiği paralardan getirmesini söylediğimde sessiz kalmıştır. Aslında bu duruma geleceğini yıllar önce kendisi biliyordu. Tüm gayrimenkullerini satıp açıktan aldıklarını da yurt dışı hesaplarına transfer etmiştir. Örneğin Levent’te 2.5 Milyon dolara sattığı villanın resmi kısmı dışındaki tüm parası yurtdışındadır. Diğer gayrimenkullerinde de aynı yöntem izlenmiştir. Levent’teki villayı alıp restore ederken de Kamboçya Konsolosluğu yapıyorum diyerek belediyeyi aldatmaya çalışmış, ancak savcılığa verilmiş ve yargılanmıştır. Fahri Konsolosluğunu bile yasadışı işlerine alet etmeye cüret edebilmektedir.
45.000.000 (Kırbeşmilyon) Dolar para beş senede yok oldu. Benden ayrıldıktan sonra hiçbirşey yapmasaydı, bugün parasının faiziyle geçinebilirdi. Bugün 4.000 TL borcu için kanuni takibe uğruyor ve 20 milyona yakın borcu var.. Gelin siz karar verin. Kim kimin sırtından geçinmiş bunca yıldır. Benimle ortak olması hayatının en büyük şansı idi. Şu anda hakettiği çukura doğru hızla düşüyor.
Bir yazısında kendi beyanından 145 IQ’lu olduğunu okumuş ve çok gülmüştüm. Double Digit IQ beyimiz herhalde bir “Şehir Fırsatları” sitesinden %40 indirimle buldu. Açık tekliftir: Bağımsız bir kuruluş nezdinde 145 IQ olduğunu kanıtlasın tüm servetimi devretmeye hazırım. Fena mı, ayrıldığımız zamankinden birkaç misli bir servetle yeniden başlayacaksın. Bunu beş senede de batıramazsın, en az 15 sene ister. O kurduğun dernek Mensa’nın şifrelerini de başkaları çözsün artık.
Web sitesinde gördüğünüz yatırımların neredeyse hepsi kağıt üzerinde şirketlerdir. Çıkılan yatırımlardaki şirket isimlerinden bir tek Maya Enerji’de sahip olduğu %30 hisse satışından bir miktar para kazanmıştır. Onda da sağolsun Ferhat… Devrettiğim şirketlerden Teknosis birkaçyüzbin dolara Verifone’a, nasıl olduysa devamlı zarar ettirdiği Deniz Taxi de yine üç kuruşa Jet Fadıl’a satılmış, çekleri de geçen hafta alınmıştır. Diğerleri şapkasını alarak çıktığı yatırımlardır.
Bir soru soralım: Ortaklıktan ayrıldıktan sonra, örneğin geçen sene itibarı ile yanında kaç kişi çalışıyordu, ne kadar devlete vergi ödedin? Şu anda yanında acaba 5 kişi kalmış mıdır?
Yine bir yazısında almış olduğu onlarca patenti olduğunu belirtmiştir. Bu patentlerden hangisi ne kadarlık ekonomik değer yaratmıştır? Kağıt üstünde şirket kurmak kadar ekonomik değer yaratmayan konularda alınan patentlerde de bir işe yaramaz.
Ama bu arada çekler karşılıksız çıkarken SAAB da alınır, yerli araba da yapılır. Aslında kendisinin hiçbir halt almaya gücü yoktur. Yani bir nevi ayranı yok içmeye durumu. O devamlı sırtına basacağı birilerini bulmaya çalışır. 18 yıl ortağının sırtına basmıştır, nasılsa başkalarını da bulurum zihniyeti ile hareket etmektedir.
Dikkat ettiniz mi, Saab olmayınca GM suçlandı. Bir de tehdit savuruldu: “Ben size SAAB işindeki ortağımı açıklarsam görürsünüz. Yakında savunma sanayiindeki buluşumu açıklayacağım.”
İyi de bu ortak şimdiye kadar yoktu da neden iş olmayınca sözü edilmeye başlandı? Dur bakalım belki işi uzatırız da PR pastasını yeriz düşüncesi. Zaten onun için SAAB alınmış alınmamış önemi yok ki, SAAB bir PR aracı onun için. Kullanıldı ve atıldı. Daha önce de buna benzer yollara başvuruldu. Unuttunuz mu bir aralar sözde Fransa’da halk kahramanı olmuştu beyimiz. Yukarıda Allah var, PR konusunda çok başarılı. Pireyi deve gösterebiliyor. Ancak bu arada akıllı sorular soracak adam lazım.
SAAB bitti, yeni bir heyecan başladı. Yazdıklarına göre, savunma sanayiindeki buluşu BASF, Bayer, Dow Chemical gibi firmaların Biyo-Poliüretan ürünlerine rakip ürünler üreten bir teknoloji imiş ve ayrıca Türk savaş uçakları radara yakalanmadan uçacaklarmış. Bunun için de Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve MİT ile beraber çalşıyormuş. Bu kurumlar kalkıp da bunun yalan söylediğini bile açıklamayı ciddiyetsizlik sayarlar. Neyse, bunun PR’ı da onu birkaç ay idare eder artık. Sonra yine başka bir ürün veya satın alma haberi. Tabii artık inanacak birileri, bunca kandırmacadan sonra haberini çıkaracak gazete bulursa.
Bugünlük bu kadar. Blogunda hakkımda yazılmış yalanların tümü cevaplanana kadar devam edecek…


Üstadımızla ilgili diğer haberlerimizi ve blog yazılarımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder